Ege Mimarlık Dergisi Kapak Yarışması Jüri Raporu
TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nin düzenlediği Ege Mimarlık Dergisi Kapak Yarışması’nın jüri toplantısı 25 Kasım 2025 tarihinde 13:00-18:30 saatleri arasında İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleştirilmiştir. Toplantı, jüri üyeleri tarafından jüri başkanı olarak seçilen Deniz Özkut tarafından yürütülmüş, Lale Başarır, Ülkü İnceköse, Ebru Yılmaz, Seçkin Kutucu ve Çağlayan Deniz Kaplan’ın katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Ilgın Külekçi raportör olarak katılmıştır.
Toplam 139 başvurunun yapıldığı yarışmanın değerlendirme sürecinin ilk turunda derginin “Özgürlüğün Sınırları: Mimarlıkta Yaratıcı Pratikler” temasına uygunluk ve grafik anlatım gücü iki temel kriter olarak belirlenmiştir. Bazı tasarımlarda grafik uygulamanın güçlü olmasına rağmen tematik eksiklik; bazılarında ise tema uygunluğuna rağmen zayıf grafik anlatım nedeniyle elemeler yapılmıştır.
Açıklama metinleriyle birlikte incelenen tasarımlar arasından K-01, K-03, K-04, K-06, K-07, K-08, K-11, K-12, K-13, K-14, K-15, K-16, K-18, K-19, K-20, K-21, K-22, K-23, K-24, K-25, K-26, K-27, K-28, K-31, K-32, K-33, K-34, K-35, K-41, K-42, K-43, K-44, K-45, K-46, K-47, K-48, K-49, K-51, K-52, K-53, K-54, K-55, K-56, K-57, K-58, K-59, K-60, K-62, K-63, K-64, K-65, K-66, K-67, K-68, K-69, K-70, K-71, K-72, K-73, K-74, K-75, K-76, K-78, K-79, K-80, K-81, K-83, K-84, K-85, K-86, K-87, K-88, K-89, K-90, K-91, K-92, K-93, K-94, K-95, K-98, K-99, K-100, K-101, K-102, K-103, K-104, K-106, K-107, K-108, K-110, K-111, K-112, K-113, K-114, K-115, K-116, K-117, K-119, K-120, K-121, K-122, K-123, K-124, K-125, K-126, K-127, K-128, K-129, K-130, K-131, K-132, K-133, K-134, K-136, K-137, K-138 ve K-139 (toplam 117 tasarım) elenmiştir.
K-02, K-37 mekânda adaletin tasarımla ilişkisi; K-05 yaratıcılığın coğrafi ve kültürel sınırları; K-09, K-36, K-96 mimari yaratıcılığın kurumsal, politik ve teknolojik sınırları karşısındaki konumlanışı; K-10, K-30, K-38, K-39, K-40, K-50, K-77, K-82, K-105, K-109, K-135 yapılı çevre üretiminde özgür yaratıcılığın yeri; K-17, toplumsal krizler karşısında mimarın özgürlüğü; K-29, K-61, K-97, K-118 bireysel özgürlük ile kolektif sorumluluk arasındaki denge temaları ile kurdukları ilişkilerle (toplam 22 tasarım) ilk elemeyi geçmiştir.
İkinci turda yeniden incelenen tasarımlar arasından K-09, K-10, K-29, K-36, K-82, K-135 (toplam 6 tasarım) yarışma teması ile kurdukları ilişkinin anlaşılır olmaması sebebiyle elenmiştir.
Üçüncü turda yeniden değerlendirilen tasarımlar arasından K-17, K-30, K-37, K-38, K-39, K-50, K-61, K-96, K-97, K-109 (toplam 10 tasarım) soyut ve güçlü bir ifadeye sahip olmasına karşılık temada belirtilen yaratıcı pratikler vurgusunu karşılamaması sebebiyle elenmiştir.
Son turda K-02, K-05, K-40, K-77, K-105, K-118 yeniden değerlendirmeye alınmıştır. Tamamı oy çokluğuyla alınan kararlara göre K-40 birincilik ödülünü kazanarak Ege Mimarlık dergisinin Ocak sayısının kapağında yer almaya, K-105 ikincilik ödülüne, K-118 üçüncülük ödülüne, K-02, K-05 ve K-77ise Jüri Başarı Ödülüne layık görülmüştür.
Projeler Üzerine Notlar:
K-40 (Birincilik Ödülü): Temayla uygunluğu, grafik anlatımı ve çoklu anlam zenginliği sebebiyle birinciliğe layık görülmüştür.
K-105 (İkincilik Ödülü): Tasarımda kullanılan soyut mimari ile dergi temasına uygun bulunarak ikincilik ödülüne layık görülmüştür.
K-118 (Üçüncülük Ödülü): İfadenin yalınlığı ve yaratıcılığa dair sorgulaması başarılı bulunarak üçüncülük ödülüne layık görülmüştür.
K-02 (Jüri Başarı Ödülü): Mesleki üretim, mimarlık ve kent arasındaki ilişki olumlu bulunmuş, Jüri Başarı Ödülüne layık görülmüştür.
K-05 (Jüri Başarı Ödülü): Zıtlıkları güçlü grafik dil ile ifade etmesi olumlu bulunmuş, Jüri Başarı Ödülüne layık görülmüştür.
K-77 (Jüri Başarı Ödülü): Renk, geometrik soyutlama ve arkasındaki hikâye olumlu bulunmuş, Jüri Başarı Ödülüne layık görülmüştür.
Ödül Töreni ve Sergi
Ödül töreni 25 Aralık 2025 tarihinde İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleştirilecektir.
Yarışmaya başvuran tüm tasarımların dijital sergi formatında sunulacak ve ileride kullanılmak üzere bir kapak arşivine dâhil edilecektir; ikinci tura geçen tasarımlar ise, 25 Aralık 2025 tarihinden itibaren İzmir Mimarlık Merkezi’nde sergilenecektir.
Kimlik bilgileri
Birincilik Ödülü: Ece
Turan, Yaşar Üniversitesi
Özgürlüğün İzinde
Kapak tasarımım, Ege Mimarlık Dergisi’nin “Özgürlüğün Sınırları: Mimarlıkta Yaratıcı Pratikler” temasını, bireyin yaratıcı özgürlük arayışını sistemsel kısıtlamalar bağlamında ele alarak yorumlar. Tasarımın ana metaforu, mimarlığın düzen ve ölçü anlayışını simgeleyen kare biçimli grid yapısıdır. Bu grid, hem dijital çağın estetik düzenini hem de mimarlık pratiğini çevreleyen politik, teknolojik ve bürokratik sınırları temsil eder. Kareler, bireyin hareket alanını tanımlayan görünmez çerçevelerdir; aynı zamanda sistemin dayattığı kuralları, üretim biçimlerini ve beklentileri yansıtır. Merkezde yer alan insan figürü, başlangıçta bu gridin içine sıkışmış durumdadır. Bu figür, mimarın piyasa koşulları, yönetmelikler ve toplumsal normlar arasında sıkışmasını simgeler. Ancak figür, çizgilerin dışına taşarak sınırları zorlamaya başlar; bu hareket, hem mimari hem de düşünsel anlamda özgürleşme eylemini temsil eder. Karelerin arasından süzülen organik çizgiler bu dönüşümün ifadesidir. Bu çizgiler, yaratıcı enerjinin durağan yapılar arasında yol buluşunu, eleştirel düşüncenin ve özgür iradenin kıvılcımını temsil eder. Tasarım şu soruları gündeme getirir: “Özgürlük hangi sınırlar içinde mümkündür?” ve “Mimar, sınırları yalnızca aşan değil, onları dönüştüren bir özne olabilir mi?” Tasarım, mimarlığın özgürlüğü biçimsiz bir boşlukta değil, sınırları yeniden yorumlama cesaretinde bulduğunu anlatır.

İkincilik Ödülü: Gizem Özelmacı ve Simge Çalıkoğlu, Trakya Üniversitesi
“Sınırlar Arasında Akış”
Bu
çalışma, tasarımcının özgürlük arayışını sınırlar içinde var etme çabasını
temsil eder. Görselde yer alan kullanıcılar, yapılar ve zihinlerde biçimlenmiş
kalıplar; toplumun, kurumların ve üretim kültürünün oluşturduğu dogmaları
simgeler. Bu kütleler yalnızca fiziksel engeller değil, aynı zamanda düşünsel
ve kültürel bariyerlerin de birer yansımasıdır.
Bu
sınırların arasında dolaşan serbest çizgiler, tasarımcının yaratıcı düşüncesini
temsil eder. Çizgiler yıkmak yerine dönüştürür; sınırları reddetmeden, onları
yeniden anlamlandırarak aralarından geçer. Her çizgi, özgürlüğün mutlak bir
kopuştan değil, sınırlar içinde kurulan bilinçli bir dengeden doğabileceğini
hatırlatır. Tasarımcı, bu akışkan hatlarda kendi düşüncesini bükerek, çevresine
ait olanı hem sorgular hem de ondan beslenir.
Çizgilerin
hareketi, kalıplar arasındaki boşlukları birer düşünce alanına dönüştürür. Bu
akış, yaratıcı üretimin etik sorumlulukla ve toplumsal bağlamla kurduğu hassas
ilişkiyi görünür kılar. Her hattın kendi yönünü bulduğu bu süreçte özgürlük,
bireysel bir jest değil; kolektif farkındalığın, adil üretim zeminlerinin ve
şeff af ilişkilerin sonucu olarak belirir.
Ve
sonunda, bu çizgiler dahil olduğunda tablo tamamlanır. Kütleler çizgilerle
bütünleşir; sınırlar anlam kazanır, düşünce biçim bulur. “Sınırlar Arasında
Akış”, özgürlüğün sınırların ötesinde değil, tam da onların içinde ve arasında
şekillendiğini anlatır.

Üçüncülük Ödülü: Doğa Solkun, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Tel
Cambazının Tel Üstündeki Durumunu Anlatır Şiiridir
Turgut
Uyar:Sizin
alınız al inandım
Morunuz
mor inandım
Tanrınız
büyük âmenna
Şiiriniz
adamakıllı şiir
Dumanı
da caba
Ama sizin
adınız ne
Benim
dengemi bozmayınız
Bütün
ağaçlarla uyumuşum
Kalabalık
ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda
yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama
ağaçlar şöyleymiş
Ama
sokaklar böyleymiş
Ama sizin
adınız ne
Benim
dengemi bozmayınız
Aşkım
da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl
pırıl dalgalı bir denize karşı
Yangelmişim
dizboyu sulara
Hepinize
iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle
döğüşemem
Siz ne
derseniz deyiniz
Benim
bir gizli bildiğim var
Sizin
alınız al inandım
Sizin
morunuz mor inandım
Ben
tam dünyaya göre
Ben
tam kendime göre
Ama sizin
adınız ne
Benim
dengemi bozmayınız
Proje
Açıklaması: “Dengenin
Üzerinde”
Bir
cambaz gibi duruyor mimar: Bir ayağı kurallarda, diğeri hayalde
telin
iki ucu arasında salınan özgürlük, aslında düşme korkusuyla biçimleniyor.
Tam
özgür olduğumuzu sandığımız anlarda, görünmeyen ipler bizi dengede tutuyor.
Belki
de özgürlük, sınırsızlıkta değil;
sınırla
kurduğumuz ilişki biçiminde saklıdır.
Yaratıcılık
da böyle değil mi? Her
çizgi, her oran, her boşluk bir sınıra yaslanır.
Ama
tam o sınırda, telin üzerinde, bir adım ileri gidebilme cesareti
işte
orada doğar özgürlük.
Mimar,
cambaz gibi düşmeden yürümeyi değil,
düşme
ihtimalinin içinde üretmeyi öğrenir
Özgürlük,
dengesini kaybetmemek değil;
her an
kaybedebileceğini bilerek üretmektir.
Bu
metin, Uyar’ın şiiriyle mimari yaratıcılık arasındaki dengeyi anlatır.
Mimar,
“Sizin alınız al inandım” diyerek kuralları tanır,
“Tanrınız
büyük amenna” diyerek düzeni kabul eder,
ama
sonunda “Benim dengemi bozmayınız” diyerek kendi özgürlüğünü savunur.
Kapak,
bu gerilimi görselleştirir: bir
uçta sınırsızlığın düş alanı,
diğerinde
yerleşik düzenin geometrisi.
Aradaki
telde yürüyen mimar-cambaz,
özgürlükle
sınır arasındaki ince hattı temsil eder.

Jüri Başarı Ödülü: Ahmet Kara, İstanbul Kültür Üniversitesi
Bu kapak tasarımı, mimari yaratıcılığın sınırlı ve sınırsız coğrafyalar arasındaki zıtlığını, güçlü bir siyah-beyaz kontrast ve minimalist vektör çizim diliyle yansıtmaktadır. Görsel, kağıdı dikey olarak ikiye bölen bir zemin üzerine kurulmuştur; ancak her iki yandaki renkler ve formlar birbirinin tam tersidir.
Siyah Bölüm (Sınırlı Coğrafya): Burada, kurumsal, politik ve piyasa dinamikleri tarafından hapsedilmiş mimarın durumu resmedilmiştir. Perspektif, karanlık, kapalı, geometrik bir odanın (kuralların ve algoritmaların sınırları) içine yukarıdan bakmaktadır. Odak noktası, sırtını duvara dayayarak oturan, yüzü odanın boşluğuna dönük mimardır. Zihinsel baloncuğundan çıkan hayal gücü, bu kapalı mekânın yansıması olarak soğuk, monoton ve tekrarlayan kutu binalardan ibarettir. Siyah zemin üzerindeki beyaz çizgiler, yaratıcı potansiyelin baskılandığını, tekdüze ve ruhsuz üretime mahkûm edildiğini gösterir.
Beyaz Bölüm (Sınırsız Coğrafya): Buna karşılık, beyaz zemin üzerindeki siyah çizimler, özgür, etik ve kolektif sorumlulukla beslenen yaratıcılığı temsil eder. Burada mimar, sınırları olmayan, canlı ve ilham dolu bir dünyanın içinde, bedeni açık ve coşkuludur. Bu kısım, mekânda adalet, kültürel zenginlik ve şeffaf ilişkilerle dolu bir coğrafyadır. Zihninden çıkan yapı formu, geometriden, organik formlara, katmanlı ilişkilere ve bağlamsal estetiğe ulaşmıştır.
Tasarımın bütünü, mimarın özgürlüğünün sadece bireysel bir hak değil, aynı zamanda dış dünyadan alınan ilhamla ve toplumsal sorumlulukla kurulan bir diyalog olduğunu vurgular. Sınırları aşmak için önce onları tanımak ve mimarinin anlam inşasını karanlık odadan çıkarıp, yaşama dahil etmek gerektiğini anlatır.

Jüri Başarı Ödülü: Zeynep Çağla Kutluel, Manisa Celal Bayar Üniversitesi
Zeybek Planı
“Zeybek,
Ege’nin özgürlük ve gurur dolu ruhunu simgeleyen bir halk oyunudur. Bu bağlamda
kızan ve efelerin hareketlerini plan düzleminde takip ederek, onların ritmik
beden dilini mimari bir dile dönüştürmeye çalıştım.
Sürecin
başında Oskar Schlemmer’in Gesture Dance’inden ilham aldım; ilginçtir ki hem
Schlemmer hem de Goethe —‘Mimarlık donmuş müziktir’ sözüyle— bu çalışmama yön
veren iki Alman sanatçı ve düşünür oldu. Zaten mimarlığı en derin ve özgün
biçimde besleyen alanların başında edebiyat ve sanat gelir.”
Kızan’ın ve Efe’nin ayrı ayrı hareket şemaları.

Jüri Başarı Ödülü: Yağmur Sunar, Erciyes Üniversitesi
EŞİTSİZ ZEMİNLER ÜZERİNE: MEKÂNDA ADALET
Kompozisyonun merkezindeki pergel, mimarlığın simgesidir. Ancak
burada pergel yalnızca teknik araç değil, adaletin terazisidir.
Görseldeki apartman, inşaat alanı, şehir dokusu, kentin görünür katmanlarını
oluşturur. Ancak kompozisyon, tam da bu görünürlüklerin arkasında saklı olanı
öne çıkarmaktadır. Çünkü, asıl ön planda olan geri plandaki mekândır. Çatlamış,
unutulmuş, sistemde değersizleşmiş yapı. Bu, adaletin bakışını tersine çevirme
çabasıdır: Modern olan değil, görmezden gelinen artık merkezdedir.
Kompozisyonda kurulan üç katman; arka plandaki apartman, orta plandaki mimarlar ve en öndeki işçiler toplumsal yapının kademelerini simgeler. Arka plandaki insanlar küçük, uzak, soğuktur. Onlar sistemin görünürdeki sakinleridir. Üçgen formun içindeki mimarlar, düşünsel üretimin, çözüm arayışının ve sorgulamanın temsilidir. Kırık taşların, çatlamış zeminin üzerinde, pergeli inşa eden işçiler vardır. Onlar adaletin görünmeyen elleridir; sistemin üst katlarına zemin hazırlayan, o üst katlara çıkamayanlardır.
Kırmızı, sistemin adaletsizliğini işaret eder. Kent planlamasında, mülkiyet düzeninde, hatta tasarım kararlarında kimin hakkı var, kimin yok hattıdır. Kırmızı çizginin yanındaki ince siyah çizgi, adalet arayışının sessiz tanığıdır. Kalın, baskın değil; fark edilmeyecek kadar ince. Pergel iki çizginin arasında konumlandığında mimar hakem değil, denge kurucu hâline gelir. Siyah çizginin yanındaki boşluk, alt tabakanın, sistemin görünmeyen kesimlerinin zeminsizliğini temsil eder. Boşluk, yokluk değil, var olamama hâlidir. Zemin yoktur; adaletin kapsama alanı burada bitmiştir. İşçiden başlayan boya, tekrar kırmızı çizgiye ulaşır. Yani adalet aşağıdan doğar. Bu, güçlü bir ironi yaratır: Adalet yukarıdan verilmez, aşağıdan yükselir. Üsttekiler, alt tabakanın emeğiyle, sessiz çabasıyla yükselmiştir. Kırmızı çizginin üretimini sağlayan alt kattır, bu nedenle adaletin kaynağı adaletsizliğin içinden doğar.
Üçgende, kente doğru bakan mimar, tüm kompozisyonun kırılma noktasıdır. Alttaki koyu tonlar, bastırılmış seslerdir. O fark eden mimardır, sistemin içindeyken sistemin dışında düşünebilen, görmezden gelinene bakabilen kişi. Farkındalık, onu dışarıda bırakır... Diğerlerinden ayrılır, “adalet üçgeninin” dışına çıkar. Adaleti fark eden, onun içinde yer bulamayan mimardır. Ters düşen o değil, adalettir aslında. Görsel, bir soru sorar: Adalet, kimin çizgisinde başlar?
